- kafa
- is.1. 头部, 脑袋: \kafa kaldırmak 抬头 \kafa boşluğu 颅腔 \kafa çıkışı 体́ (足球中的)头球2. 智力, 理解力; 记忆力3. 观念, 头脑: Bu kafa ile hayatta başarı sağlayamaz. 以这种观念不可能在生活中取得成功。4. 顶部, 顶端: çivinin \kafasi 钉子帽5. 儿童游戏中使用的弹子◇ \kafa adamı 善于动脑的人 \kafa ağrıtmak 废话连篇使人烦 \kafa atmak 用头撞 -le \kafa bulmak 取笑, 嘲弄, 拿某人开玩笑 \kafa büyük, içi biş, tut kulağından çifte koş 金钱玉其外败絮其中; 驴粪蛋表面光: İşe yarar biri değil; kafa büyük, içi boş, tut kulağından çfte koş. 他是个废物, 金钱玉其外败絮其中。\kafa cilâlamak 俚́ 喝酒 \kafa çekmek 俚́ 喝酒 \kafa değil, balkabağı 傻瓜 \kafa değiştirmek 改变看法, 改变主意, 改变观念 \kafa dengi 意见相同的人, 见解相同的人, 志同道合的人, 相处默契的人: O bizimle kafa dengi olamaz. 他和我们不可能成为一路人。\kafa göz yarmak 露怯, 现眼 \kafa işçisi 脑力劳动者, 白领 \kafa \kafaya vermek 碰头, 磋商 \kafa kalmamak (因劳累而)头脑麻木, 头昏脑胀 \kafa koparmak 1) (风)猛吹 2) (买卖中)骗人, 宰人 3) (赌博中)赢光(对手) \kafa patlamak 绞尽脑汁, 冥思苦想: Sen sabahtan akşama kadar rahat rahat oturyoursun, ben kafa patlatıyorum. 你一天到晚养尊处优, 我得操碎了心。\kafa sahipleri 脑力劳动者 -e \kafa sallamak 随声附合, 言听计从; 同意, 认可 \kafa şişirmek (因吵闹)使人心神不宁, 使人头错脑涨, 使人感到烦燥: Hukuki bir konuyu size anlatarak kafa şişirecek değilim. 我不会大讲法律, 让你们心烦。\kafa tutmak 不屈服, 不顺从, 抵抗, 反抗: Amirine kafa tutan memur işinden oldu. 目无上司的职员已经被开除。Hocalara, âmirlere, büyüklere kafa tutmak sökmez. 不可以无视尊长。Sana kafa tutmağa kalkıyor ama bir sıkımlık canı olduğunu unutuyor. 他要起来和你斗, 岂不知他已经没有力气了。\kafa ütülemek (或 tütsülemek) 唠叨使人烦: Akşam akşam kafa ütüleme. 天色已晚, 你别唠叨了好不好?Sabah sabah kafa ütüledi bu çocuk yahu. 这孩子, 一大早就叽叽喳喳个没完。\kafa yağı 俚́ 精液 \kafa yapmak 1) (因吸毒而)飘飘欲仙, 感到飘飘然: Bu esrardır, içersen kafa yaparsın. 这是大麻, 吸了以后你就会飘飘欲仙。 2) 开玩笑, 逗乐, 寻开心: Git, benimle kafa yapma. 走开, 别拿我寻开心!\kafa yok 笨蛋, 没脑子: Adamda hiç kafa yok! 他这个人一点脑子也没有!\kafa yormak (使)绞尽脑汁, (使)劳神费心, (使)冥思苦想: Bilim adamları buluşları kafa yorarak yaparlar. 科学家搞发明可是绞尽脑汁。\kafadan atmak 信口开河, 胡诌: Bilmem kafadan atmaya başladığının farkında mısın? 我不知道你是否发现他正在胡说八道。\kafadan bir ses çıkmak 心想, 琢磨: Haydutları buradan nasıl kaçıralım? diye her kafadan bir ses çıkmış. 他们心里在琢磨: “我们怎么才能把这些强盗赶出去呢?”\kafadan gayri müsellâh 谑́ 笨蛋, 傻货 \kafadan kontak 俚́ 做事无章法的, 做事不加考虑的: Herif kafadan kontak, boş ver! 这家伙是个疯子, 甭理他!\kafadan sakat 谑́ 笨蛋, 傻货 -in \kafası almamak 1) 不懂, 不明白, 不理解: Kafam bu sözleri hiç almıyor. 这些话我一点儿也听不懂。 2) (因劳神过度而)头脑麻木, 头昏脑胀 3) 不相信: O, bu suçu nasıl işler, kafam almıyor. 他怎么会犯下这个罪?我不相信。\kafası atmak 生气, 发火 -in \kafası bozulmak 发火, 生气, 气晕了头: Kafası bozuldu, işi bırakıp gitti. 他顿时大怒, 甩手而去。-in \kafası bulanmak 犯糊涂, 不知所措, 想不清楚 -in \kafası çalışmak 思路清楚, 脑筋灵活: Murat’ın matematiğe kafası iyi çalışır. 穆拉特学数学脑筋很活。-in \kafası dönmek 1) (因喝酒而)昏头, 头晕 2) 气昏头, 十分生气 -in \kafası dumanlanmak 1) 略带醉意, 微醉 2) 糊涂: Kafam dumanlandı. 我被搞糊涂了。-in \kafası dumanlı 1) 略带醉意的, 微醉的 2) 糊涂的: Lüzumsuz birçok şeylerle de zaten dumanlı bulunan kafamı yoruyorum. 我的脑子本来就被一些杂七杂八的事弄糊涂了, 可是还得劳神。-in \kafası durmak (因劳累而)头脑麻木, 头昏脑胀: Aynı şeyleri düşünmekten kafam durdu. 我一直在考虑这些问题, 脑袋都木了。-in \kafası gitmek 掉脑袋: Eğer onu öldürseydin o vakit kafan giderdi. 当时要是你杀了他, 你的脑袋早搬家了。-in \kafası işlemek 思路清楚, 脑筋灵活 -in \kafası izinli olmak 俚́ 一时糊涂, 走神 \kafası kalın 笨的, 头脑迟钝的 -in \kafası kalınlaşmak 头脑变迟钝: Kafası kalınlaştı. 他的头脑变得迟钝了。-in \kafası karışmak 心烦意乱, 心神不宁: Kafam karıştı, düşünemiyorum. 我的脑子很乱, 想不清楚。-in \kafası kazan (gibi) olmak 脑袋发胀, 心烦意乱, 心神不宁: Gürültülü odada çalışmaktan kafası kazan olmuş. 在乱哄哄的屋子里工作使他头昏脑胀。Yorgun ve kafam kazan gibi olduğu hâlde bir türlü uyamıyorum. 虽然很累, 而且头昏脑胀, 但我怎么也睡不着。 -in \kafası kızmak 发火, 生气, 气愤: Kafası kızınca ağzına geleni söylemeye başladı. 他一生气就开始胡说八道。-in \kafası olmamak 愚笨, 迟钝 -in \kafası rahat olmak 问心无愧: Kafam rahat olunca yüreğim de açılır. 我问心无愧, 也就心满意足了。-in \kafası şişmek 脑袋发胀, 心烦意乱, 心神不宁: Geldi geleli bir düziye söylüyor, artık kafam şişti. 他一来就一直说个不停, 说得我脑袋都大了。Sokaktaki çocukların bağırışmalarından kafam şişmişti. 街上孩子们的吵闹声搅得我心烦意乱。(-in, -e) \kafası takılmak 专注于某事, 长时间考虑某事: Kafam bu düşünceye takılıp kaldı. 我脑子里一直在想这个问题。-in \kafası taşa çarpmak 碰壁, 自食苦果: Sonunda kafası taşa çarptı, tüm serveti duman oldu. 他最后碰了壁, 全部财产都搭进去了。-in \kafası tavana vurmak 大吃一惊 -in \kafası yerinde olmamak 无法正常思考, 思路混乱, 头昏脑胀: Çok yoruldum, kafam yerinde değil, bu konuyu sonra tartışalım. 我很累, 思路不清, 这个问题我们以后再讨论吧。-in \kafası yerine gelmek 打起精神, 集中精力, 理清思路 -in \kafasına dank etmek (或 demek) 猛醒, 觉悟, 顿悟, 恍然大悟: Ne zamandan beri söylüyorum, nihayet bugün kafasına dank etti. 我把嘴皮子都快磨破了, 今天他终于明白过来了。\kafasına girmek 1) 被接受, 被相信: Söylediklerim kafasına girdi, bana inandı. 他接受了我的说法, 相信我了。 2) 记住 -i \kafasına koymak 决心做某事, 打定主意做某事: Ama kızcağızın içine kurt düşmüş. Kardeşlerini kurtarmayı kafasına koymuş. 但是, 女孩儿觉得很不安, 决心去救她的哥哥们。Kızını sana vermeyi kafasına koydu. 他打算把女儿嫁给你。Murat, pilot olmayı kafasına koymuş. 穆拉特决心当飞行员。\kafasına sığmamak 无法理解, 难以领会, 弄不明白, 搞不清楚 -in \kafasına söz girmemek 1) 不听规劝, 不接受他人意见, 顽固, 倔强 2) 轻视, 小看, 不重视 -in \kafasına takılmak 被牢记, 被铭记: Sözleri kafama takılmıştı. 他的话印在了我的脑海里。-in \kafasına taş vurmak 挨当头一棒, 遭受重大挫折 -in \kafasına uymak 屈从, 迎合, 顺从 \kafasına vur, ekmeğini elinden al 怎么说怎么是(指毫无主见、不善言辞、任人摆布的人) \kafasına vura vura 强行地, 强迫地, 不管三七二十一: Kafasına vura vura çarpım cetvelini ezberletti. 他硬逼着他背会了乘法表。-in \kafasına vurmak (酒)上头, 使大醉 -in \kafasında canlanmak 想起, 回忆起 \kafasında şimşek çakmak 1) 如五雷轰顶 2) 产生灵感; 突然想起 -i \kafasında tutmak 记住, 铭记在心 -in \kafasında yaşatmak 想象: Bu kadının üç sıralı dantelle süslenmiş başlığı, ipek önlüğü ve siyah dantelli boyun atkısıyla Germain'in kafasında yaşattığı ciddî ve düzenli dul imgesi arasında pek az ilişki vardı. 这个女人头戴镶了三层花边的帽子, 腰扎绸围裙, 系着黑绸头巾, 和热尔曼想象中严肃端庄的寡妇很不相称。-i \kafasından çıkarmak 忘记, 抛到脑后 -i \kafasından geçirmek 考虑, 思索, 思考 \kafasından uçup gitmek 忘记, 忘得一干二净, 想不起来 -in \kafasını altüst etmek 使乱了方寸: İşte bu ihtimal kafasını altüst etti. 就是这种可能使他乱了方寸。-in \kafasını bozmak 使发怒 -in \kafasını dinlemek 远离烦恼: Dünyada kafamı dinlemek için sığınacak hiçbir yer kalmadı. 在这个世界上, 我找不到一个地方可以远离烦恼。\kafasını (duvardan) duvara vurmak 后悔不迭, 后悔莫及 \kafasını ezmek 消除苗头, 消除隐患 \kafasını geriye çevirmek 回头: Kızdan uzaklaşırken kafasını geriye çevirir, gözü kıza saplı kalırdı. 他离开这位姑娘时向后转过头, 眼睛直勾勾地看着姑娘。-in \kafasını işletmek 考虑, 思考, 动脑筋 \kafasını kaldırmak 反抗, 对抗, 抵制, 起义 \kafasını kaldırmamak 埋头于, 专注于 \kafasını kaşıyacak vakti olmamak 忙得团团转, 忙得无暇顾及其它的事情 -in \kafasını kızdırmak 使大怒, 激怒, 惹恼 -in \kafasını koparmak 骗光某人的钱财 -in \kafasını kullanmak 动脑筋, 用脑子 -in \kafasını kurcalamak 使考虑, 使费心, 萦绕在心头: Herkesin kafasını kurcalayan bir yığın sorun var. 每个人都有一大堆问题需考虑。Kafasını kurcalayan şeyleri unuttu. 他已经把萦绕在心头的事情忘得一干二净。-in \kafasını sokmak 躲避, 躲藏, 栖身于: Bazen yapayalnız, kafasını sokacak bir damdan mahrum, aç, avare dolaşmış. 他经常孤苦一人, 居无定所, 饿着肚子到处游荡。-in \kafasını su üstünde tutmak 防范于未然; 预则立, 不预则废: Ayağımızı yorganımıza göre uzatırsak, kafamızı her zaman su üstünde tutarız. 如果我们能量入为出, 我们就能永远立于不败之地。-in \kafasını şişirmek 使脑袋发胀, 使心烦意乱, 使心神不宁: Sabahleyin geldi, akşama kadar oturup derdini yandı, ben de hatır için ses çıkarmayıp dinledim, fakat kafamı şişirmedi dersem yalan olur. 他一大早就来了, 一直坐到晚上, 诉说他的烦恼, 我也是出于礼貌, 一声不吭地听他说, 要说我心里不烦, 那是假话。-in \kafasını taştan taşa çarpmak (或 vurmak) 后悔得用头撞墙, 非常后悔, 悔不当初, 后悔莫及: Ders yılı başından itibaren düzenli çalışmadı, şimdi kafasını taştan taşa vuruyor. 开学以来他没有好好学习, 现在非常后悔。-in \kafasını tırmalamak 困扰: Sualler gece geç vakte kadar kafasını tırmaladı durdular. 这些问题一直到深夜仍然困扰着他。\kafasını toplamak 1) 醒酒: O daha sarhoş, kafasını toplayıp öğle olmadan dükkânını açmaz. 他还醉着呢, 不到中午不可能醒过酒来开店。 2) 认真思考, 冥思苦想, 绞尽脑汁 -in \kafasını ütülemek 使心烦意乱: Sabahtan beri dikine tıraşla kafamı ütüledi. 一大早他就执拗地唠叨个没完, 搅得我心烦意乱。-in \kafasını vurmak 旧́ 斩首 \kafasını yarıp gözünü çıkarmak 笨手笨脚 -in \kafasını yarmak 打得头破血流 -in \kafasını yormak (使)绞尽脑汁, (使)劳神费心, (使)冥思苦想: Lüzumsuz birçok şeylerle de zaten dumanlı bulunan kafamı yoruyorum. 我的脑子本来就被一些杂七杂八的事弄糊涂了, 可是还得劳神。\kafasının bir tahtası noksan olmak 谑́ 脑子里少根弦 \kafasının dikine gitmek 一意孤行, 我行我素, 执迷不悟 \kafasının tası atmak 生气, 发怒 \kafaya almak 俚́ 1) 使碍事的人保持缄默 2) 找到行家里手 \kafaya dikmek 喝干, 一饮而尽 \kafayı abur çabur doldurmak 满脑子乱七八糟的东西 \kafayı bozmak 犯糊涂 -le \kafayı bulmak 1) 取笑, 嘲弄, 拿某人开玩笑 2) 俚́ 喝醉, (喝得)尽兴; (因吸毒而)飘飘然, 飘飘欲仙: Uzaktan üç kişinin, kafayı bulmuş olarak sallana sallana gelmekte olduklarını gördüm. 我看到远处有3个人醉醺醺东倒西歪地走了过来。\kafayı çatlatmak 发疯, 发狂, 精神失常, 疯疯癫癫, 失去理智 \kafayı çekmek 俚́ 喝酒: Kafayı fazla çekince çok parazit yapmaya başladı. 他喝多了, 开始胡说八道了。Önünde bir rakı şişesi, kafayı çekip kara kara düşünüyor. 他面前摆着一瓶酒, 正在借酒浇愁。\kafayı değiştirmek 改变看法, 改变主意, 改变观念 \kafayı dinlemek 沉思, 静思, 冥思 \kafayı dumanlamak 俚́ 喝醉, (喝得)尽兴, 发酒疯; (因吸毒而)飘飘然, 飘飘欲仙: Kafayı dumanladı. Yarım okkayı yuvarladı. 他喝得兴起, 把半奥卡酒一饮而尽。\kafayı tutmak 俚́ 大醉, 烂醉 \kafayı tütsülemek 俚́ 喝醉, (喝得)尽兴, 发酒疯; (因吸毒而)飘飘然, 飘飘欲仙: Hasan kafayı tütsülemişti, dili çözülmüştü. 哈桑喝多了, 话匣子也打开了。\kafayı üşütmek 俚́ 发疯, 发狂, 精神失常, 疯疯癫癫, 失去理智: Çok düşünme, karamsarlığa düşüp kafayı üşütürsün. 你别想得太多了, 否则你会悲观, 会发疯的。\kafayı (yere) vurmak 1) 生病卧床 2) 上床(睡觉): Ahmet köye varır varmaz kafayı yere vurdu. 艾哈迈德一到村里倒头便睡。Çok yorulmuş; saat dokuzda kafayı vurup yattı. 他太累了, 9点钟便睡了。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.